Okur fotoğraflarından minik bir seçki ile...
BİSİKLET
YA DA MENEKŞE NEDEN ISSIZLAŞTI
Artık trenlerin durmadığı, geçmişin neşesine inat, süratle geçip gittikleri
ıssız, insansız eski Menekşe İstasyonu'nun yanıbaşından, Basınköy istikametine
doğru perona paralel devam ederken, nemrutluğu kadar nekesliğiyle de nam salmış
bahçe komşumuzun sirke sineği doğal yaşam alanı köhneler köhnesi bakkal dükkânının kasvetli köşesinden kıvrılarak yükselen,
dikleştikçe müzmin şairleri göğüs kafeslerinden kavrayarak eziveren, sevda
kırığı belagatlerini yalçınlığı ile büzüveren, gönülsüz tırmanışın iflahını
anında kesiveren, insanı hem rezil hem rüsva eden o eşek anırtan yokuşunun bozuk asfaltı üzerinde bir uçtan diğer
uca gide gele, gide gele bisiklet sürmeyi öğrendiğim sıcak yaz günlerinde,
henüz petrol dolum tesislerinin canına okumadığı, arıtma inşasını gereksiz bir
uğraş olarak gören -sudur, temizler kafalı- sözde halk hizmetkarı
kalantorların, belediyeci baronların insafıyla envai çeşit insan ifrazatının
oluk oluk akıtılarak mahvına neden olmadığı bir zamanda, cam berraklığını
tenimize ve ruhumuza kutlu bir nimet gibi sunan tertemiz deniziyle Menekşe
sahiline açılan istasyon alt geçitinin dar ve parapetsiz yan duvarından
düşmeyeyim diye arkamdan usulca tutan mahallenin yağız delikanlıları, ben biraz
büyüyüp serpilince ellerine şehvetlerini tükürüp, arkamdan hoyratça tutmak istediler.
Bisikletime atladığım gibi pedalları hırsla çevirdim; hızla oradan
uzaklaştım.
Kitaptan alıntılanan illüstrasyon
Emel Akın'a aittir.